Derin anlamlı kısa hikayeler

Birçok sözde romantik ilişkilerin erken dönemlerinde, “beni mutlu edecek, beni özel hissettirecek, ihtiyaçlarımı karşılayacak” kişinin dikkatini sürekli üzerinde tutabilmek için, taraflar karşılıklı olarak özel rollere bürünürler. “Ben senin olmamı istediğin kişiyi oynayacağım, sen de benim olmanı istediğim kişiyi oynayacaksın.” Bu, söze dökülmeyen bilinçaltı anlaşmasıdır. Ne var ki rolleri sürdürmek zordur ve bu yüzden, özellikle birlikte yaşamaya başladığınızda, roller bir süre sonra...
sona erer. Peki o rollerden sıyrıldığınızda ne görürsünüz?

Ne yazık ki birçok durumda, o varlığın gerçek özünü değil, gerçek özünüzü üzerini örten şeyi görürsünüz: Rollerinden mahrum kalmış katıksız ego, acı beden ve şimdi öfkeye dönüşen arzuları. Muhtemelen bu öfke, temelde yatan bir korkuyu yok etmeyi ya da ihtiyaçları karşılamayı başaramayan eşe yönelecektir. Sık sık adına “aşık olmak” denilen şey, aslında birçok durumda egosal arzuların ve ihtiyaçların yoğunlaşmasıdır. Başka birine, daha doğrusu O kişinin imajına bağımlı hale gelirsiniz. Bunun, içinde hiçbir şekilde bağımlılık bulunmayan gerçek sevgiyle ilgisi yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder