Adam Fawer - Olasılıksız eserinden

“Bilinç dediğimiz şey bir araçtır. Çoğu insan günde en az sekiz saat uyur, yani hayatımızı üçte birini bilinçsiz bir şekilde geçiririz. Jung bilinçaltını üçe ayırdı. İlk olarak istenilen zamanda hatırlanan kişisel hatıralar var. İkincisi, bir zamanlar bilinen ve artık hatırlanmayan yada bastırılan çocukluk travmaları...
Üçüncüsü ise toplu bilinçaltıdır.

Yeni doğan bir bebek annesinin göğsünü nasıl emeceğini bilir, ya da aç olduğunda ağlamayı. Yavru bir hayvan doğduktan bir kaç saniye sonra ilk adımını atabilir. Doğadaki tüm canlıların karmaşık fiziksel becerileri, kendileri ve dünya hakkında bildikleri vardır, ama bunun kaynağının ne olduğu belli değildir. Şimdiye kadar hiç bir biyolog bu bilgilerin nereden geldiğine bir yanıt bulamamıştır. Bir çok fizikçi ve psikolog canlıların içsel bilgilerinin bilinçli zihinde oluştuğuna inanıyor, ama bir tek kendi zihinlerinde değil. Çağdaş fiziğe göre madde zamanda ve uzayda belirli noktalar olarak değil, dalgalar olarak var olur.

Newton maddenin zamanda ve uzayda belli bir yeri olduğunu düşünmüştü, ama Einstein her şeyin göreceli olduğunu gösterdi, fizikçiler de hiç bir maddenin tam bir konumu, ya da tam bir yaşı olmadığını anladılar. Bu da tüm maddelerin temel taşları ola temel partiküllerin bulunmasını sağladı, bunlara da kuark denildi. Fizikçiler 12 farklı kuark buldular. Burada önemli olan kuarkların ve leptonların madde olmadığını anlamaktır. Bunlar enerjidir. Kuantum fizikçilerine göre madde aslında yoktur. Klasik fizikçilerin madde sandıkları şey aslında bir takım elementlerin bileşimidir, onları da atomlar oluşturur, onları da kuarklar ve leptonlar oluşturur, yani enerji. Yani aslında madde enerjidir.
Tüm bilinçli ve bilinçsiz düşünceler beyinden elektrik sinyalleri yollayan nöronlar tarafında oluşturulur. Madde enerjiyse ve düşünce de enerjiyse, o zaman tüm madde ve düşünceler birbirine bağlıdır, ilişkilidir. İşte toplu bilinçaltı da buradan gelir. Bu yaşayan, yaşamış ve yaşayacak her canlının paylaşılan, birbirine bağlı, bilinçsiz zihnidir.

Peki toplu bilinçaltının fiziksel boyutu olduğunu kabul edersek, bu boyut zamanı nasıl aşmaktadır? Çünkü zaman görecelidir. Işık hızından hızlı olan tek şey düşünce hızıdır. Özellikle de bilinçsiz düşünce. Partiküller ışık hızına yaklaştıkça zaman yavaşladığı için duranlara göre bilinçsiz zihnin sonsuz olduğunu düşünebiliriz. Yani bir anlamda zaman diye bir şey yoktur. Dolayısı ile düşünce hem ileri hem geri akabilir. Büyük düşünürler, felsefeciler, bilim adamları hepsinin zamanın ötesinde oldukları söylenir, çünkü dev adımlar attılar. Bazıları buna deha diyor, ama deha müthiş bir öngörü değildir de nedir? Sözde dahiler yalnızca toplu bilincimizi bizden daha iyi görebilenlerdir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder